Skip links

Haksız Tutukluluk Ve Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat

Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat isteminin temelleri 1961 Anayasası’yla atılmıştır. Ancak asıl olarak yapılan ilk düzenleme, 15.05.1964 tarihinde resmi gazetede yayınlanan 466 sayılı Kanun Dışı Yakalanan veya Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi Hakkında Kanun ile gerçekleşmiştir. 1961 Anayasası’nın Kişi Güvenliği başlıklı 30. Maddesince 22.09.1971 tarihinde resmi gazetede yayınlanan 1488 sayılı kanun ile değiştirilmesi sonucunda “Bu esaslar dışında işleme tabi tutulan kimselerin uğrayacakları her türlü zararlar kanuna göre Devletçe ödenir. “ ibaresinin eklenmesiyle tazminat hakkı Anayasal bir hak niteliği kazanmıştır.

         1982 Anayasası yürürlüğü girdiğinde ise haksız tutuklama nedeniyle tazminat istemine ilişkin herhangi bir hak anayasada düzenlenmemiştir. Ancak 17.10.2001 tarihinde yürürlüğe giren 4709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun’un 4. maddesi ile 1982 Anayasasının 19. Maddesi değiştirilmiş ve haksız tutuklama nedeniyle tazminat hakkı tekrardan Anayasal bir hak olmuştur.

                Nihayetinde 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 141 ila 144. maddeleri arasında “Haksız Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat” bölüm başlığı altında yapılan düzenleme ile 466 Sayılı Kanun Dışı Yakalanan veya Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi Hakkında Kanun yürürlükten kaldırılmıştır.

                HAKSIZ KORUMA TEDBİRLERİ NEDENİYLE TAZMİNAT İSTEMİNİN GEREKÇESİ

                Haksız Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat İstemi konusunda hükümet tasarısı gerekçesi; “usul kurallarına uymama veya keyfi adli işlemler nedeniyle, suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişilerin uğrayabilecekleri maddi veya manevi zararlar nedeniyle, zarar gören kişilerin Devleti dava etmek ve zararlarının giderilmesini istemek hakkına sahiptirler.” şeklindedir.

Gerçekten de koruma tedbirlerinin uygulanması esnasında usulü hatalar ve keyfi işlemler yapılması halinde sonucunda, bir takım mağduriyetler doğacak ve zararlar meydana gelecektir. Devlet bireylerinden aldığı gücü kullanırken herhangi bir zarara yol açmışsa bunu tazmin etmesi gerekmektedir.

        TAZMİNAT İSTEMİNE KONU EDİLEBİLECEK DURUMLAR

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 141. maddesinde Tazminat İstemibaşlığı altında tazminata konu edilebilecek durumlar sınırlı sayı ile düzenlenmiştir.

         CMK 141/1-a maddesine göre; kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen kişiler, maddi ve manevi her türlü zararlarını, Devletten isteyebilir.

Yakalama, tutuklama ve tutukluluğun devamına ilişkin olarak koşullar yine Ceza Muhakemeleri Kanunu’nda düzenlenmiştir.

Yakalama

         Yakalamaya ilişkin kanuni koşullar CMK m.90 ve m.91’de düzenlenmiştir.Eğer yakalanan kişi belirtilen usul kurallarına aykırı bir şekilde yakalanmış ise tazminat isteme hakkına sahip olacaktır.

Tutuklama ve Tutukluluğun Devamı Kararı

Tutuklamaya ilişkin kanuni koşullar CMK m.100’de düzenlenmiştir.Hakkında usulsüz bir şekilde tutuklama kararı verilen veyahut tutuklama kararı verilmiş iken hukuka aykırı bir şekilde tutukluluğun devamına karar verilen kişiler tazminat isteme hakkına sahip olacaktır.

CMK 141/1-b maddesine göre; gözaltı süresi içerisinde hakim karşısına çıkarılmayan kimseler tazminat isteyebileceklerdir. Şüphelilerin gözaltında ne kadar süre tutulabileceğine ilişkin düzenlemeler CMK m.91’de düzenlenmiştir.

         CMK 141/1-c maddesine göre; kanuni hakları hatırlatılmadan veya kanuni hakları hatırlatılsa bile bu haklardan yararlanma isteği yerine getirilmeden tutuklanan kimseler tazminat isteyebilecektir.

         CMK 141/1-d maddesine göre; kanuna uygun olarak tutuklanmış kişinin makul sürede yargılama mercii önüne çıkarılmaması veya yine bu süre içerisinde hakkında hüküm verilmemesi halinde tazminat talep edebileceği belirtilmiştir. Her ne kadar madde metninde “ve” bağlacı kullanılmış ise de esasen iki ayrı hal düzenlenmiştir.

         CMK 141/1-d ilk kısma göre; kanuna uygun olarak tutuklanmış kimse, somut olayın özelliklerine göre makul süreyi aşacak şekilde yetkili mercii önüne çıkarılmadan tutukluğu devam etmiş ise tazminat isteyebilecektir. Bu düzenlemenin CMK 141/1-b’den ayrılan yanı kişinin gözaltında değil tutuklu halde olmasıdır.

CMK 141/1-d ikinci kısma göre; kanuna uygun olarak tutuklanan kimsenin makul sürede hakkında karar verilmemesi de tazminat istemine konu edilebilecektir. Tutukluluk süreleri CMK m.102 ve m.108’de düzenlenmiştir. İlgili maddelere göre tutuklulukta geçirilecek sürelerin aşılması halinde şüphesiz tazminat sorumluluğu doğacaktır.

CMK 141/1-e maddesine göre; kanuna uygun olarak yakalanan veya tutuklananlar kimselerin netice itibariyle haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatine karar verilirse tazminat isteminde bulunabilir. Bu hal uygulamada en sık karşılaşılan haldir. Bu halin gerçekleşmesi için yapılan yakalama veya tutuklamanın hukuka uygun olması gerekir. Soruşturma aşamasında savcının vereceği kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar ile kovuşturma aşamasında mahkemece verilecek beraat kararı, yapılan yakalama ve tutuklamayı haksız kılacaktır. Bu nedenle kişi tazminat isteme hakkına sahip olacaktır.

         Burada gözaltı halinin sayılmamasının pratik açıdan bir değeri yoktur. Gözaltından bahsedebilmemiz için yakalamanın gerçekleşmiş olması gerekir.

         Mahkemenin kişi hakkında vermiş olduğu beraat kararının niteliğinin de önemi yoktur.

CMK 141/1-f maddesine göre; mahkum olsa bile hükümlülük süresi gözaltı ve tutuklulukta geçen süreden az olan veya tutuklu olmasına rağmen hakkında verilebilecek ceza kanun gereği sadece para cezası olan kimselerin tazminat isteme hakkı vardır.

CMK 141/1-g maddesine göre; yakalama veya tutuklama nedenleri yazılı olarak kendisinaçıklanmayan, yazılı açıklama hemen mümkün değilse sözlü olarak açıklanmayan kimselerin tazminat isteme hakkı mevcuttur. Bu tazminat istemine konu edilen hakkın dayanağı öncelikle Anayasa’da bulunmaktadır. Yakalama veya tutuklama kararı nedenleri kendisine bildirilmeyen kimse daha sonradan suçlamayı öğrense veya sonucunda mahkumiyetine karar verilse bile tazminat hakkına sahip olacaktır.

CMK 141/1-h maddesine göre; yakalanan ve tutuklanan kimsenin bir yakına haber verilmemesi halinde tazminat istemesini mümkündür. Bu tazminat istemine konu edilen hakkın dayanağı öncelikle Anayasa’da bulunmaktadır. Ayrıca bu hak CMK m95/1 ve CMK m.107/1’dede düzenlenmiştir.

         Bu durumda yakalama ve tutuklama hukuka uygun bir şekilde yapılmış olsa ve yapılan yargılama sonucunda kişinin mahkumiyetine hükmedilse dahi yakalama veya tutuklama yakınına bildirilmemişse tazminat isteme hakkı doğmaktadır.

CMK 141/1-i maddesine göre; hakkındaki arama kararı ölçüsüz uygulanan kimse tazminat talebinde bulunabilecektir.

CMK 141/1-j maddesine göre; koşulları oluşmadığı halde el koyma kararı verilmesi, el konulan eşyanın korunması için gerekli tedbirlerin alınmaması, eşyanın veya malvarlığı değerlerinin amaç dışı kullanılması veya zamanında geri verilmemesi halinde zarar göre kişi tazminat isteme hakkına sahip olacaktır. Burada kanun koyucu kişinin malvarlığı değerlerini koruma altına alma amacındadır.

CMK 141/1-k maddesine göre; yakalama veya tutuklama işlemine karşı kanunda öngörülen başvuru hakkından yararlandırılmayan kimseler tazminat isteme hakkına sahip olacaktır. Bu madde yürürlüğe 30.04.2013 tarihinde girmiştir. CMK m.104/1ve CMK m.108/2’de düzenleme alanı bulan başvuru hakları kullandırılmayanların tazminat isteme hakkı doğacaktır.

         Yukarıda açıklanan tazminat nedenlerinden 141/1-e ve 141/1-f hallerinde ise kararı veren mercii kararına kişinin tazminat hakkına sahip olduğunu yazmalıdır. Bu husus belirtilmemişse ilgili süre başlamaz. Bu eksiklik kararın bozulmasını da gerektirir.

TAZMİN EDİLEBİLECEK ZARARLAR

         Haksız koruma tedbiri nedeniyle zarar görenin maddi ve manevi her türlü zararın tazmini mümkündür. Maddi zararlar bakımından ispata elverişli belgeler sunulması halinde mahkeme belgeleri ele alarak karar verecektir. Eğer belge mevcut değilse emsal bir olayda ne kadar maddi zarar doğmuşsa bu zararı karşılayacaktır. Örneğin, tutuklu kaldığı sürede çalıştığını ispatlayamayan kişiye yaşına ve mesleğine göre asgari ücret tarifesi üzerinden tutuklu kaldığı süre kadar maddi tazminat ödenecektir.

         Eskiden öğrencilerin çalışmadığından bahisle öğrenci tutuklular hakkında ücret kaybı nedeniyle maddi zararın tazminine karar verilmezken Yargıtay bu konuda görüş değişikliğine giderek öğrenci lehine asgari ücret tutarında yapılacak hesaplamaya göre maddi tazminata hükmetmiştir.

TAZMİNAT İSTEMENİN KOŞULLARI (CMK 142)

BAŞVURU SÜRESİ

Tazminat isteminin ne zaman yapılacağına ilişkin olarak düzenleme CMK m.142/1’de yapılmıştır. Buna göre hüküm veya kararın kesinleştiğinin ilgiliye tebliğ edilmesinden sonra 3 ay içerisinde veya her halde karar veya hükmün kesinleşme tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde tazminat isteminde bulunulabilir. Bu süre hak düşürücü süredir.

         Kanun maddesindeki düzenleme Yargıtay kararlarıyla şekillenmiştir. Örneğin, Yargıtay bir kararındatazminat başvurusu yapılabilmesi için kesinleşmesi gereken ve gerekmeyen halleri açıklamıştır. Buna göre CMK m.141/1-a,b,c,d,g,h,i,j,k maddelerine göre tazminat talep etmek için kararın kesinleşmesinin beklenmesine gerek yoktur. Ancak CMK m.141/1-e,f maddelerine göre tazminat talep etmek için kararın kesinleşmesinin beklenmesi lazım gelir. Çünkü burada hakkın doğumu kararın kesinleşmesiyle başlamaktadır.

          YETKİLİ VE GÖREVLİ MAHKEME (CMK m.142/2)

         Dava, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesine açılacaktır. Eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminata konu işlemle ilişkili ise sıra olarak bir sonraki ağır ceza mahkemesine dava açılması gerekmektedir. Eğer o yerde başkaca bir ağır ceza mahkemesi yok ise en yakın yer ağır ceza mahkemesinde dava açılmalıdır.

         Yetkili mahkemenin davanın görüldüğü yer değil de zarar görenin oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde görülecek oluşu kuşkusuz zarar gören lehine bir düzenlemedir.

         Altı çizilmesi gereken başkaca bir husus ise koruma tedbirleri nedeniyle tazminat istemi ile hakimin sorumluluğu nedeniyle açılan tazminat davalarının birbirinden farklı şeyler oluşudur.          Bu nedenlerle aynı anda hem haksız koruma tedbiri nedeniyle hem de hakimin sorumluluğu nedeniyle ayrı ayrı tazminat istenilmesi mümkündür.

YARGILAMA AŞAMASI (CMK m.142/3-8)

Tazminat isteminde bulunan dilekçesinde kimlik bilgilerini, adresini, zarara uğradığı işlemi ve zararın ne olduğunu belirtmeli ve ilgili belgeleri dilekçe ekine koymalıdır.

         Mahkeme başvuruda belirtilen unsurlarda bir eksiklik görürse eksiliğin bir ay içerisinde giderilmesi gerektiğini ilgiliye bildirir. İlgili tebligat başvuru dilekçesinde belirtilen adrese yapılır. 1 ay içerisinde eksiklikler giderilmez ise itiraz yolu açık olmak üzere dava ret olunur.

         Eğer başvuruda bir eksiklik yok ise dava devlet (maliye) hazinesine bildirilir. Buradan anlaşılacağı üzere davalı devlet(maliye) hazinesidir. Hazine 15 gün içerisinde yazılı olarak beyan ve itirazlarını bildirmek zorundadır.

         Mahkeme gerekli gördüğü her türlü araştırmayı tazminat hukukunun genel prensipleri doğrultusunda kendiliğinden yapacaktır.

         Mahkeme kararını duruşmalı olarak verecektir. Taraflar tebligata rağmen duruşmaya katılmaz ise yokluklarında karar verilecektir.

         Karara karşı genel anlamda istinaf ve temyiz yolu açıktır. (Kanun yollarına başvuru noktasında tazminat hukuku uygulamasıyla paralel olarak tazminat talep miktarına göre bir değerlendirme yapılmaktadır.)

         Mahkemeler tazminat hukukuna uygun olarak tazminat isteminde bulunanın talebiyle bağlıdır ve belirtilen miktardan daha fazla bir tazminata hükmedemezler.

         Vekalet ücretleriyle ilgili olarak eskiden kısmi kabul kısmi ret halinde hazine lehine vekalet ücretine hükmediliyordu. Bu sebeple tazminat talebinde bulunan taraf tazminat isterken temkinli davranmak zorunda kalıyordu. Ancak artık bu uygulamadan vazgeçildi.Artık sadece davanın tamamen reddi halinde davalı hazine lehine vekalet ücretine hükmedilmektedir.

          Avukatlık ücretiyle ilgili yapılan son düzenlemelerle birlikte sınırlama getirilmiş olup davacı vekili lehine nispi avukatlık ücretine hükmedilmesine rağmen üst sınır getirilmiştir. Buna göre avukatlık ücretinin üst sınırı ağır ceza mahkemeleri nezdinde Avukatlık Asgari Ücret Tarifesince belirlenen ücretten fazla olamayacaktır.

         Son olarak belirtmek gerekirse, başvurular harçtan muaf tutulmaktadır.

TAZMİNATIN GERİ ALINMASI ( CMK m.143/1)

CMK m.141/1-e’de düzenlenen ve kesinleşmesi halinde kişiye tazminat hakkı veren haller, yargılanmanın yenilenmesiyle kişi aleyhine olarak tekrar görülmeye başlarsa savcılığın yazılı istemiyle verilen tazminatın geri alınmasına kararı veren mahkeme tarafından hükmedilebilir.

TAZMİNATIN RÜCU EDİLMESİ (CMK m.143/2-3)

Devlet ödediği tazminatı ilgili görevinin gereklerini yerine getirmeyen kamu görevlisine rücu edecektir. Ayrıca yalan tanıklık veya iftira ile gözaltı ve tutuklamaya neden olan kimselere de devletin rücu hakkı bulunmaktadır.

TAZMİNAT İSTEYEMEYECEK KİŞİLER (CMK m.144)

Burada haksız koruma tedbiri nedeniyle tazminat şartları oluşmuş olsa dahi burada belirtilen kimseler tazminat isteyemeyeceklerdir.

Gözaltı ve tutukluluk süresi başka bir hükümlülüğünden indirilenler(yürürlükten kaldırıldı); yani haksız koruma tedbiri nedeniyle haksız yere hürriyetinden yoksun kalan kimseler hürriyetinden yoksun kaldığı süreyi başkaca bir cezasından mahsup ettiler ise tazminat isteyemeyecekti. Ancak 6459 sayılı kanun ile 30.04.2013 tarihinde yapılan değişiklikle bu madde yürürlükten kaldırıldı. Artık haksız yere tutuklu veya gözaltında kalan kimse bu süreyi hem mahsup müessesesini kullanabilecek hem de zararını tazmin ettirebilecektir.

         Ancak uygulamada bu konuda tam bir tazminata hükmedilmeyip hakkaniyete göre bir indirim yapılarak maddi ve manevi tazminata hükmedilmektedir. Ancak bu hakkaniyet indiriminin nasıl yapılması gerektiği ile ilgili herhangi bir bilgi yoktur.

Tazminata hak kazanmadığı hâlde, sonradan yürürlüğe giren ve lehte düzenlemeler getiren kanun gereği, durumları tazminat istemeye uygun hâle dönüşenler, tazminat isteyemeyecektir. Bu düzenlemenin nedeni, yapıldığı sırada kanuna uygun olan bir işlemin daha sonradan yapılacak bir düzenlemeyle kanuna aykırı hale gelmesi nedeniyle tazminat hakkının doğmayacağı görüşüdür.

Genel veya özel af, şikâyetten vazgeçme, uzlaşma gibi nedenlerle hakkında kovuşturmaya yer olmadığına veya davanın düşmesine karar verilen veya kamu davası geçici olarak durdurulan veya kamu davası ertelenen veya düşürülenler, tazminat isteyemeyecektir. Çünkü burada koruma tedbiri haksız değildir. Koruma tedbiri haksız olduğu için değil başkaca faktörler nedeniyle sona ermektedir.

Kusur yeteneğinin bulunmaması nedeniyle hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilenler, tazminat talebinde bulunamayacaktır. Çünkü ortada mevcut bir suç vardır, sadece suçun failinin kusur yeteneği bulunmamakta ve bu nedenle kişiye ceza verilememektedir.

Adli makamlar huzurunda gerçek dışı beyanla suç işlediğini veya suça katıldığını bildirerek gözaltına alınmasına veya tutuklanmasına neden olanlar, tazminat isteyemeyecektir. Bu düzenlemenin amacı, adli makamları kendi kusuru veya kabahati ile yanlış yönlendiren kimsenin bunun sonucuna katlanması gerekliliğidir. Çünkü zararı doğuran işlemin sorumluluğu kendisindedir.

This website uses cookies to improve your web experience.
Home
Account
Cart
Search